Engelsiz Yaşam İçin Farkındalık (Engelsiz Hayat Teknolojileri)

Bu çalışmada engelli bireylerin hayatı ve yaşadıkları sorunlar hakkında farkındalığı arttırma amaçlanmaktadır. Türk Dil Kurumu'nun internet sayfasında "engelli" kelimesi yazıp arattırdığınızda, "Doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal veya sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmiş, toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini karşılama güçlükleri çeken kimse..." şeklinde bir tanım karşınıza çıkacaktır.

Çalışmamı PowerPoint dosyası halinde indirmek için tıklayınız.


Bazı yazılı kaynaklarda ve günlük konuşmalarda engelli ifadesi yerine sakat, özürlü, eksik gibi ifadelerin kullanıldığı görülmektedir. Bu alışkanlıklar engelli bireyleri rencide edici bir duruma neden olabilmektedir. Bu nedenle sadece engelli ifadesinin kullanılması daha doğru olacaktır.

Engel türleri TÜİK’e (2004) göre altı gruba ayrılmaktadır:

  1. Görme engelli: Gözlerinde tam veya kısmi görme kaybı olan bireyler...
  2. İşitme engelli: Kulağında tam veya kısmi işitme kaybı olan bireyler...
  3. Konuşma engelli: Konuşamayan veya konuşma hızında ve telaffuzunda sorun olan bireyler...
  4. Ortopedik engelli: Kas ve iskelet sisteminde yetersizlik ve fonksiyon kaybı olan bireyler...
  5. Zihinsel engelli: Zihinsel yetersizliği olan bireyler...
  6. Diğer engelliler: ALS, otizm ve down sendromu gibi sürekli kontrol altında kalması gereken hastalığı olan bireyler...

Dünyada ve Türkiye’de Engelliler:
OECD-AB ve Türkiye verilerine göre, dünya nüfusunun yaklaşık %15’i engelli bireylerden oluşuyor. Yani dünyada 1 milyar engelli var. Bu nedenle, dünyadaki “en büyük azınlık” olarak nitelendiriliyorlar.
Türkiye’de ise Ulusal Engelli Veri Tabanı'na göre engelli birey sayısı 1.559.222. Ancak resmi olmayan rakamlara göre %13 düzeyinde, 9 milyon olduğu söyleniyor. Bunların;

  1. %27’si 0-21 yaş,
  2. %36’sı 22-49 yaş,
  3. %37’siyse 50-64 yaş arasında…

Yaşla birlikte engellilik oranı artıyor: OECD ülkelerinde 20-34 yaş arasındaki engelli birey oranı %6. Bu oran 35-49 yaş arasında iki katına çıkıyor. 50-64+ yaş arasında ise %24’ü buluyor. Dört engelliden ancak 1’i yardım alabiliyor:

  1. AB ülkelerinde ilkokuldan sonra okulu bırakan engelli oranı %25. Bu oran İsveç’te %11’ken, Türkiye’de %60.
  2. AB ülkelerinde engellilerin %29,9’u yoksulluk/sosyal dışlanmışlık riski altında, Türkiye’de bu oran %77,1
  3. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programına göre engellilerin %80’i gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor.

Peki dünyada bu kadar engelli insan varsa, neden günlük hayatta çok fazla engelli bireyle karşılaşmıyoruz?

Baştan söyleyeyim, az da olsa gördüğümüz engelli birey sayısı yine de eskiye oranla çok daha fazla... Ve daha fazla engelli birey, sosyal hayata katılmaktadır. Bunun nedenlerinden ilki, yapılan farkındalık çalışmaları ile insanların bilinçlendirilmesidir.

İkinci neden ise gelişen teknoloji ve yenilikçi tasarım anlayışıdır. Bu maddeyi başka bir çalışmada detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.

Diğer bir nedeni ise yasal düzenlemeler sayesinde, engelli bireyler için mekân, ürün veya hizmet tasarımında gerekli düzenlemelerin arttırılmasıdır.

Ülkemizde 5378 Sayılı "Engelliler Hakkında Kanun" bulunmaktadır. Bu Kanunun amacı; engellilerin temel hak ve özgürlüklerden faydalanmasını teşvik ve temin ederek ve doğuştan sahip oldukları onura saygıyı güçlendirerek toplumsal hayata diğer bireylerle eşit koşullarda tam ve etkin katılımlarının sağlanması ve engelliliği önleyici tedbirlerin alınması için gerekli düzenlemelerin yapılmasını sağlamaktır.

Bu olumlu gelişmeler her ne kadar artsa da, henüz daha çok yolun başındayız. Bu yüzden hala birçok engelli birey evlerinde... Neden mi hala evlerinde?

İlk neden toplumun engelli insanlara bakış açısı... Yani insanların acıyan, küçümseyen ve güvensizliklerini ifade eden bakışlardan ve davranışlardan son derece rahatsız oldukları için engelli insanlar evlerindeler veya engelli bireylerin aileleri, onları korumak için dışarı çıkartmıyorlar.
Daha eski zamanlarda, çok ender gördükleri engelli insanları gören diğer insanlar, onlara uzun uzun bakarlar, hatta çocuklar sesli yorumlar yaparlardı. Mesela, "Anne şuna bak? Neden öyle gidiyor?" gibi... Bunlar yine de en nazik olanı... Görme engelli bir bireye "kör", yürüme engeli olan bir bireye "topal", zihinsel engeli olan bir bireye "deli" diyerek alay edilebilmekteydi...

Bir engelli sokağa çıkmışsa, karşılaşması muhtemel bir başka tavır ise, kendisine karşı diğer insanlardan gelebilecek bir tür üstü örtülü kızgınlık duygusu olurdu. Eğer hakkını ararsa, örneğin masa, sandalye ve park edilmiş otomobillerle daracık hale getirilen bir kaldırımdan geçmek isterse, arkadan şu lafları işitebilirdi; "kardeşim, otursana evinde, ne işin var sokaklarda?" Eskiye oranla çok daha azalmış dahi olsa, bu yanlış hareketler eğitsel, kültürel veya empati eksikliği taşıyan bazı yetişkin insanlarda bile, hala görülebilmektedir.

İkinci büyük sıkıntı ise, şehrin ve binaların engelli bireyler düşünülmeden planlanarak yapılması... En basitinden eğitim kurumlarımızın birçoğunda dahi, engelli rampası bulunmamaktaydı. Mesela fiziksel engelliyseniz, sokaklarda yüksek kaldırımlardan inmek ya da çıkmak için sürekli birilerinin yardımını istemek zorunda kalırdınız...

Engellilerin yaşadığı bazı sıkıntılar:

Engellilerin sosyal yaşama katılmalarını zorlaştıran bazı örnekler verilmiştir. Örneğin hissedilebilir yüzey uygulaması yapılmış bir kaldırım üzerine hatalı park etmiş araçlar görülmektedir. Bu hatalı davranışlar nedeniyle sadece engellilerin değil tüm yayaların can güvenliği tehlikeye girmektedir.
Çevremizde sıklıkla görebileceğimiz hatalı park, engelli asansörünün gereksiz kullanımı, engelli park yeri ihlalleri gibi empatiden uzak davranışların önlenmesi yönünde bilinçlendirme ve farkındalık çalışmaları yapılmalıdır.

Engelliler için yapılan düzenlemelerin ihlali ve haksız kullanımları mekânın yetkili amirine, yetkililere veya emniyet birimlerine bildirilme ve ihlalin en kısa zamanda sonlandırılması konusunda duyarlı olunmalıdır. Bu tip ihlallerin yasal yaptırımları olduğunu unutulmamalıdır.

Çağdaş bir toplum olmanın en önemli göstergelerinden biri de, engelli bireylerin kentsel, sosyal ve ekonomik yaşamın içinde aktif bir şekilde yer almasıdır.


Yazarı: Mürsel EREN

Kaynaklar:

  1. Teknoloji ve Tasarım Öğretmen Kılavuz Kitabı - 2019
  2. https://ey-der.com/ana-sayfa/turkiye-ve-dunyada-engelliler/
  3. https://sozluk.gov.tr/ "engelli"
  4. https://www.bbc.com/turkce/haberler/2013/12/131203_macaristan_turkiye_engelliolmak
  5. https://www.sivilsayfalar.org/2015/12/03/rakamlarla-dunyada-engellilik-en-buyuk-azinlik-engelliler/
  6. https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=5378&MevzuatTur=1&MevzuatTertip=5

#engelli #engelsizhayat #engelsiz #engel #hastalik #engelsizyaşam #5378 #başarmak #teknolojivetasarım #teknolojitasarım #teknolojitasarimci #Yenilikçi #teknoloji #technology #tasarım #design #inovasyon #inovatif #innovation

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder